4 Ocak 2013 Cuma

Fight Club Ne Anlatıyor ?



İzlememiş olan okumasın, filmden kareler var ona göre. Sonra kulağımı çınlatmayın.

Yoruma fazlasıyla açık bir film olduğundan eksiğim, yanlışım çoktur. Çoğunuzun bildiği şeyler, bir iki de biz karalayalım dedik. Serbest atış yapacağım biraz. İzleyeli çok oldu. Olaylar aklımdan çıkmıştı tamamen. O nedenle Fight Club için bir istisna yaptık. Bir filmi 2 kez izlemek huyum değildir de.

Şimdi, Fight Club öyle sokakta dövüşen üç beş adamı anlatmıyor herkes farketmiştir zaten. Filmde yoğun bir kapitalizm ve popülizm eleştirisi var. Beni kafadan yakalıyor Fincher Reis. Sanırım artık çocukların bile bildiği 25. kare tekniğinden de bahsettiğini ve hatta uyguladığını söylemeye gerek bile yok. Evet hem söylüyor hem uyguluyor, tıpkı giydirdiği markaların birnevi reklamının yapılması gibi. Reklamın iyisi kötüsü olmaz misali.

Edward Norton’un anlattığına göre sinema filmleri tek makaradan oluşmaz. Birkaç makara vardır. Bir makara bitip diğeri başlarken araya herhangi bir şey konulabilir mesela cinsel içerikli resim sıkıştırmak gibi. Hem de çocukların izlediği animasyon filmlere. What the fuck? Çocukların savunmasız beyinleri ? Biz görmüyoruz, ancak beynimiz algılıyor. Hala inanmayanlar var subliminal mesaj olaylarına, onlara bol şans..

Ama kaçınız onu iş başında yakalayabilir ki ?


Neyse bu konuyu cümle alem biliyor artık. Geçelim gözle farkedilen ama bazılarımızın kabullenemediği duruma:

Kapitalizm demiştim, popülist kültür demiştim. Şu anda yaşadığımız dünya hep birilerinin dayatmalarıyla dolu. Giyiminden, yediğine içtiğine, tavırlarından fikirlerine kadar.  Yadsınamaz bir gerçek. Tabii ki bu birileri para babaları, ensesi kalın arkadaşlar. Medyayla, reklamlarla yönlendiriliyoruz istesek de istemesek de! Popülist kültür doğal olarak para, markalar ve reklamlar üzerinden besleniyor.

Mesela göğsünün soluna geyik veya at koyduğunda saygınlığının arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Yalan mı?

Giderek önlenemez bir şekilde tüketim toplumu olduğumuzun farkındadır herkes. Farkında olmayan varsa derhal bıraksın okumayı. Bu sebeple David Fincher da büyük markalara bayağı bir giydirmiş ya da öyle göstererek reklam yapmış bilemeyeceğim. Valla isim vereceğim: Starbucks, Ikea, CK, Tommy-Hilfiger, Apple vs hepsi almış nasibini.

Reklamlar uyarıcılarla dolu. Hep daha fazlasını isteme üzerine kurulu. Daima istiyoruz bir şeyleri. Kâh para kâh eşya. Sonu yok bunun. Sürekli tüketim, sürekli israf.





Duygusuz, aç gözlü ve bencil robotlara mı dönüşüyoruz ne ?





Evet bencilleşiyoruz ve paraya, mala insandan fazla değer veriliyor artık. İnsan endeksli değil de mal endeksli yaşıyoruz. Tyler Durden özetlemiş, lakin şöyle de güzel bir söz var: İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni, eşyaların sevilmeleri  ve insanların kullanılmalarıdır.






Kim iddia edebilir ki bugün köleliğin kalktığını ? Adı önemli değil. Bu işçi olur, müşteri olur farketmez. Bize dayatılan sistemin kölesi haline gelmekteyiz. Güçlü olanın ayakta kaldığı, zenginin fakiri sömürdüğü sistem. Kabile devrindeki fiziksel güç değil bu. Güç= Para maalesef. Paran yoksa saygınlığın da yok. Adalet sistemi bile zengin amcaların oyuncağı konumunda.

Mesela paran yoksa bedelli askerlik yapamıyorsun, olan yine garibanın oğluna oluyor. Kimse kusura bakmasın ama ben hiç duymadım Nişantaşı’ndan, Etiler’den şehit cenazesi kalktığını !

Mesela bu ülkede neden çok kazanandan az, az kazanandan çok vergi alınır ? Neden arkadaş, neden? Sıradan bir futbolcu yılda 3-4 milyon TL kazanıp %15 vergi öderken, yıllık kazancı 20-30 bin TL yi geçmeyen işçiler, memurlar %30 dolaylarında ödüyor. Nasıl bir mantık lan bu? Madende ölümüne çalışan işçi niye futbolcudan çok vergi veriyor ? İmrendiğimiz İngiltere liginde futbolcu kazancının yarısı gidiyor vergiye. Ah benim Batı özentisi memleketim. Kültürünü değil bunu örnek alaydın keşke. Bu vergiler Almanya ve İspanya liglerinde de % 45 civarında. Ama kimin umrunda biz başka işler peşindeyiz..











***


Sevgili Führer’e de bir gönderme var, bunu koymazsam çatlarım:






 Kim bilir belki de hala yapan vardır, ne dersiniz ?

4 yorum:

  1. Cok guzel bir yazi olmus.Ellerinize saglik.

    YanıtlaSil
  2. Bu bir baş yapıt William Bradley nin en iyi filmi

    YanıtlaSil
  3. Film kadar yorumda harika

    YanıtlaSil
  4. yorum çok yerinde ve şu andaki yaşamımızı özetliyor.

    YanıtlaSil